Kanalların dayanılmaz çekiciliği... Bazı analistlerin devamlı olarak düştüğü bir yanılgı, grafikler üzerinde çok özel sinyaller bulmaya ve yorumlamaya çalışmalarıdır. Halbuki bir analistin başarısını belirleyen şey, ne ölçüde özgün sinyaller bulabildiği değil, herkesin görebildiği sinyalleri ne ölçüde doğru yorumlayabildiğidir. Sadece sizin gördüğünüz bir alım sinyali piyasa tarafından algılanamamış yada es geçilmiş ise, o alımı doğru yerden yaptığınızı söylemek mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında, belirli bantlar arasında hareket eden fiyatların analistlere her zaman daha çekici geldiğini söylemek sanırım yanlış olmayacaktır. Çünkü bantların kuralları basittir. Trendsel kanallarda fiyatlar bantlar arasında gidip gelmekte, üst banda yaklaşan fiyatlar satışa, alt banda yaklaşan fiyatlar ise alışa hazır ol sinyalini üretmektedir. Hareketli ortalamalar yardımıyla çizilen kanallarda ise, trendsel kanal kuralları aynen geçerli olmakla birlikte, fiyat salınımlarının hareketli ortalamayı eğip bükmesi ile oluşan kanal genişleme ve daralmalarını da yorumun içine katmamız gerekecektir. Hareketli ortalamalardan Bollinger Bantlarına… Hareketli ortalamaları kullanarak alım satım kanalları oluşturma fikri yeni değildir. Fiyatların üzerine çizilen bir hareketli ortalamanın belli oranlarda aşağı ve yukarı kaydırılmasıyla oluşan kanallar, çok uzun bir zamandır analistlerin kullandığı yöntemler arasındadır. John Bollinger’ın kullandığı bantların farklılığı ise, hareketli ortalamanın hesaplanmasından sonra bantların türetildiği yöntemdedir. Hareketli ortalamanın belli bir standart sapması alınarak çizilen bantlar fiyatların hareketliliğine göre kendilerini ayarlarlar. Bu şekilde durgun piyasalarda daralıp, hareketli piyasalarda genişleyerek farklı yorumlar yüklenebilecek sinyaller üretebilirler. Tıpkı hareketli ortalamada olduğu gibi Bollinger bantları’nda da, kullandığımız periyot, hesaplama yöntemi ve kullanacağımız standart sapma, bulacağımız bantları dolayısıyla da yorumlarımızı etkileyecektir. Kullanacağımız periyoda karar vermek… Bollinger bantları’ndaki periyodun seçimi hareketli ortalamalardan farklı olarak, ne tür bir yatırım ve alım satım sıklığı tercih edildiğinden çok, senedin fiyatlarının hareketliliği ile ilgili bir seçimdir. Bollinger kendi uygulamalarında 20 günlük bir periyodu önerse de, fiyat hareketleri daha az olan senetlerde daha kısa periyotlar kullanılabilirken, aşırı fiyat hareketleri olan senetlerde daha uzun periyotlar da kullanılabilir. Bollinger bantlarında periyotlara karar verirken periyotlar kısaldıkça bunun hesaplanacak standart sapmayı da etkileyerek bant genişliğini daralttığını, tersine periyodu uzattığımızda ise bize daha geniş bir bant aralığı sunduğunu unutmamamız gerekir.
|